Rayiç Bedelde Yeni Düzenleme Yolda

Düzey Değerleme Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Cihan Kurtulan, emlak vergisi artışlarına yönelik tartışmaların yalnızca vergi oranlarına odaklanmasının yetersiz olduğunu belirterek, “Türkiye’nin adil ve sürdürülebilir bir gayrimenkul vergilendirme sistemine kavuşması için öncelikle değerleme süreçlerinin güncel, şeffaf ve veri temelli bir yapıya kavuşturulması gerekiyor” dedi.
Son dönemde gayrimenkul sektöründe en çok konuşulan konuların başında emlak vergisi artışları geliyor. Artan arsa rayiç bedelleri, önümüzdeki yıl ödenecek emlak vergilerini de doğrudan etkileyeceği için hem yatırımcıları hem de mülk sahiplerini endişelendiriyor.
Ekonomistler, çözümün vergi oranlarının düşürülmesinde olduğunu savunurken, Meclis’e sunulacak yeni düzenleme taslağı, arsa rayiç bedellerindeki artışa bir üst sınır getirilmesini ve rayiç bedellerin belirli oranlarda sınırlandırılmasını öngörüyor. Ancak Düzey Değerleme Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Cihan Kurtulan’a göre, çözüm yalnızca oranlarda değil; sistemin temelinde, yani “değerin doğru biçimde tespit edilmesinde” yatıyor.
“Değer Bir Veri Olarak Ele Alınmalı”
Kurtulan, tartışmaların çoğunda gözden kaçırılan noktanın “değer” kavramının kendisi olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Taşınmazların belediye rayiç bedeli sadece emlak vergisini değil, alım-satım işlemlerinde ödenen tapu harçlarını da doğrudan etkiliyor. Dolayısıyla, vergi oranlarının tartışılması tek başına çözüm değildir. Burada en önemli konu, değerin kendisinin bir veri olduğunun farkına varılmasıdır. Türkiye’de veriye dayalı bir değer yönetim sistemi kurulmadığı sürece, adil ve sürdürülebilir bir vergilendirme modeli oluşturmak mümkün değildir.”
‘Değer Bilgi Merkezi’ Adil Sistem İçin Önemli Bir Adım
Kurtulan, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün “Üç Boyutlu Şehir Modelleri Projesi” kapsamında hayata geçirilen ‘Değer Bilgi Merkezi’ uygulamasının bu alanda atılmış en önemli adımlardan biri olduğunu vurguladı.
Bu sistemin, Türkiye’nin gayrimenkul değerleme alanında uzun süredir ihtiyaç duyduğu erişilebilir, şeffaf ve veri tabanlı bir altyapıyı oluşturacağını belirten Kurtulan, “Bu merkez sayesinde Türkiye, artık gerçek piyasa koşullarını yansıtan bir taşınmaz değerleme sistemine kavuşacak. Sağlıklı ve güncel veriyi sağlayacak kurumların başında da değerleme sektörü yer alacak” dedi.
Vergi Politikaları ile Değerleme Süreçleri Ayrı Ama Birbiriyle Bağlantılı
Değerleme süreçleri ile vergi politikalarının sık sık birbirine karıştırıldığını ifade eden Kurtulan, bu iki kavramın birbirine bağlı ancak temelde farklı süreçler olduğunu belirtti: “Vergi politikaları, ortaya çıkan değerin sonuçlarıyla ilgilenir. Oysa gayrimenkulün değerinin oluşum süreci çok daha teknik, dinamik ve ölçülebilir parametrelere dayanır. Adil ve uygulanabilir bir vergi sistemi için öncelikle bu değerin nasıl belirlendiği, hangi kriterlere göre ölçüldüğü ve hangi sıklıkla güncellendiği büyük önem taşır.”
“Nitelikli Veri ve Şeffaflık Olmadan Adalet Sağlanamaz”
Kurtulan, gayrimenkule ilişkin vergi uygulamalarının sürdürülebilir hale gelebilmesi için değerleme sektörünün daha etkin bir yapıya kavuşturulması gerektiğini söyledi.
“Bugün dünyada gayrimenkul değerlemeleri; coğrafi bilgi sistemleri, uydu verileri, piyasa analizleri ve makine öğrenmesi gibi teknolojilerle destekleniyor. Türkiye de bu dönüşümü hızla benimsemeli. Nitelikli veri üretimi, adil vergi politikalarının temelidir. Şeffaflık ve doğruluk olmadan adalet sağlanamaz” ifadelerini kullandı.
“Sistemli Değer Yönetimi Ekonomik Güven Yaratır”
Son olarak Kurtulan, değerin sistemli biçimde yönetilmesinin, yalnızca emlak vergileriyle ilgili değil, ülke ekonomisi açısından da güven ve istikrar sağladığını belirtti.
“Değerin belirlenmesi ve yönetilmesi, sadece teknik bir konu değildir; ekonomik güvenin teminatıdır. Doğru değer, hem yatırımcının hem kamunun hakkını korur. Bu da sürdürülebilir bir piyasa yapısının temelini oluşturur.”